Başsavcılıktan yapılan açıklamada, 25 Mart 2009'da Muhsin Yazıcıoğlu ve arkadaşlarının içinde bulundukları helikopterin Keş Dağı'na çarpması sonucunda meydana gelen olayın ardından başlatılan soruşturma sonunda 20 Haziran 2016'da 132 şüpheli yönünden kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği hatırlatıldı.
Bu karara yönelik itiraz üzerine Kahramanmaraş 2. Sulh Ceza Hakimliğinin 10 Nisan 2018'de bazı şüpheliler yönünden kovuşturmaya yer olmadığına dair kararı kaldırdığı anımsatılan açıklamada, bunun üzerine Cumhuriyet Başsavcılığınca yeniden soruşturma başlatıldığı vurgulandı.
Soruşturma kapsamında şüpheli ve tanıkların ifadelerinin alınması, dosyaya yansıyan iddiaların ayrıntılı araştırılması ve bunlara ilişkin somut delillerin toplanması için gerekli çalışmalar yapıldığına dikkati çekilen açıklamada, şu ifadeler kullanıldı:
"Sulh ceza hakimliğinin kovuşturmaya yer olmadığına dair kararı kaldırma gerekçesi dikkate alınarak FETÖ/PDY'nin olayla irtibatına dair geniş kapsamlı bir araştırma yapılmıştır. Bu kapsamda, ülke genelindeki ByLock içerikleri ile dijital materyal taraması yapılmış, ana dosyayla ilgili diğer ifadeler de alınarak soruşturma sürdürülmüştür. Bilirkişi raporlarında olay mahallinde uçuşu bulunduğu belirtilen pilotların ifadeleri alınmış bir pilotun ise adresinin yurt dışı olması nedeniyle ifadesi henüz alınamamıştır. Ayrıca olay mahallindeki uçak sayısı, uçak pilotlarının kimlikleri, uçakların güzergah ve irtifalarının netleştirilmesi ve teyidiyle yeniden aldırılacak bilirkişi raporuna esas olmak üzere Hava Kuvvetleri Komutanlığından yeniden bilgi istenilmiştir. Bu çalışmalar neticesinde süreç içerisinde dosyayla bağlantılı oldukları tespit edilen bir kısım şüpheli ve tanıkların ifadelerine başvurulmuş alınan bu ifadeler doğrultusunda soruşturma genişletilmiştir."
"FETÖ soruşturmaya müdahale ederek adalete duyulan güveni sarsmaya çalıştı"
Şüphelilere ait soruşturma ve kovuşturma dosyalarının mahkemelerden ve cumhuriyet başsavcılıklarından talep edildiği ve tüm evrakların değerlendirildiği anlatılan açıklamada, şunlar kaydedildi:
"Soruşturma dosyasındaki ihbar mektuplarının tamamı incelenmiştir. Dosya kapsamında birçok mesnetsiz beyan ve iddiada bulunan tanık ve gizli tanıkların yeniden ifadelerine başvurulmuştur. Şahısların FETÖ/PDY irtibatları ayrıntılı araştırılmış, HTS analiz raporları aldırılmıştır. Olay sonrasında FETÖ/PDY'nin gerek arama kurtarma faaliyetleri öncesi ve sonrasında gerekse soruşturmanın gereği gibi yürütülmesi esnasında aşama aşama dosyaya müdahalelerde bulunarak kamuoyunu yanlış bilgilerle manipüle etmeye, soruşturmayı içinden çıkılmaz hale getirerek toplum nezdinde adalete duyulan güveni sarsmaya çalıştıkları iddialarını güçlendiren delillere ulaşılmıştır. Bu kapsamda postayla gönderilen imzalı bir ihbar mektubunun yaptırılan kriminal incelemesinde imzanın takliden atıldığı belirlenmiş, sahte ihbar mektubuyla Hava Kuvvetleri Komutanlığındaki bir kısım subay ve generallerin telefonlarının dinlendiği görülmüştür. FETÖ/PDY irtibatlı dönemin yargı mensuplarınca ifadelerine başvurulan bir kısım gizli tanıkların yeniden başvurulan ifadelerinde gizli tanık sıfatıyla verdikleri ifadeleri inkar yoluna gittikleri dolayısıyla gerçek olmayan ifadelerle kurgulama yapılmış olduğu anlaşılmıştır."
Kumpas davası hazırlığı ortaya çıkartıldı
"17-25 Aralık süreci ve 15 Temmuz darbe girişimi başarılı olsaydı bazı devlet adamlarının ve hükümet mensuplarının uydurulmuş delillerle yargılanmalarına yol açabilecek bir kumpas davası hazırlığı içinde olunduğuna dair önemli deliller elde edilmiştir." ifadesine yer verilen açıklamada, bu kapsamda, terör örgütü üst yapısıyla teması bulunduğu ortaya çıkan birçok tanığın dosyaya asılsız beyanlarının dahil edildiği ve bunların genişletilen soruşturma usulleriyle delillendirme çabalarına girişildiğinin belirlendiği bildirildi.
Açıklamada, olayla ilgili oluşturulan kamuoyu algısını güçlendirmek adına FETÖ/PDY tarafından yönlendirilen sosyal medya hesapları ile müzahir basın yayın kuruluşlarınca yapılan paylaşım ve haberlerle konunun dosya bulgularından farklı olarak topluma lanse edilmeye çalışıldığına dikkati çekildi.
"Birçok kişi adı konulmamış bir suç örgütüne mensup gösterildi"
Yine bu süreçte örgüt mensubu olduğu belirlenen dönemin askeri personeli tarafından kırıma uğrayan helikopterin kara kutu özelliği olmayan parçalarının sökülerek görüntülerin sosyal medyaya servis edildiğinin belirlendiği kaydedilen açıklama, şu bilgilendirme yapıldı:
"Aynı doğrultuda, gerek kollukta gerekse dönemin Malatya Cumhuriyet Başsavcılığı (CMK 250. maddesi ile özel yetkili savcılık) nezdinde yapılan işlemlerde soyut ihbar mektubu içerikleri ile birçok kişinin adı konulmamış bir suç örgütüne mensup olduğu iddia edilerek, 3 yıla varan sürelerle teknik takibe alındıkları tespit edilmiştir. Usulsüz dinleme kararı veren hakim ve savcılar ve irtibatlı şüpheliler hakkında Hakimler ve Savcılar Kuruluna suç duyurusunda bulunulmuştur.
FETÖ/PDY'nin amaçları doğrultusunda yürütülen soruşturmaya farklı biçimlerde müdahalede bulunan bir kısmı FETÖ/PDY mensubu bir kısmı ise örgüt üyesi olmamakla birlikte örgütle irtibatlı olarak aynı amaca yönelik yalan tanıklık, iftira ve suç uydurma gibi eylemleri işledikleri, hayatın olağan akışına aykırı beyan ve iddialar ile dosyaya ibraz edilmeyen görüntülerin varlığından bahisle, soruşturmayı içinden çıkılmaz hale getirmeye çalıştıklarına dair yeterli delil bulunan 17 şüpheli hakkında, ana soruşturma dosyasından tefrik edilerek düzenlenen iddianame, yetkili ve görevli Kahramanmaraş 2. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edilmiştir. İddianameyle aynı zamanda Göksun Asliye Ceza Mahkemesi ve Kahramanmaraş 1. Asliye Ceza Mahkemesinde devam eden bağlantılı davaların maddi gerçeğin ortaya çıkması için birleştirilmesi gerektiği hususları mahkemenin takdirine sunulmuştur."
Ana soruşturma devam ediyor
Açıklamada, milletin gönlünde acısı hala taze olan bu elim olaya ilişkin tüm iddiaların eksiksiz ve ayrıntılı bir şekilde araştırılarak sonuçlandırılması için ana soruşturmanın kapsamlı yürütülmeye devam ettiği belirtildi.
Soruşturmanın özellikle 15 Temmuz 2016 sonrasında elde edilen tüm deliller ışığında yürütüldüğüne dikkati çekilen açıklamada, şu değerlendirmeler yer aldı:
"Gelinen aşamada, olayın nasıl meydana geldiği, olayın oluşumunda harici kişilerin kastı, kusuru ya da ihmali bulunup bulunmadığı gibi hususlarda tüm soru işaretlerinin giderilmesine yönelik yeni bir rapor hazırlanması için konusunda uzman isimlerden oluşan yeni bir bilirkişi heyeti teşekkül ettirilmiştir. Yine arama kurtarma çalışmalarındaki ihmal ve gecikme iddialarıyla ilgili dönemin Jandarma Bölge Komutanı ve yardımcısı, Sivil Havacılık Genel Müdürü ve Devlet Hava Meydanları İşletmesi Genel Müdürü hakkında görevi kötüye kullanma suçundan yürütülen soruşturma tamamlanmış, Kahramanmaraş 5. Asliye Ceza Mahkemesine hitaben iddianame düzenlenmiştir. Arama kurtarma çalışmalarında ihmal ve gecikme iddialarına ilişkin olarak ise arama kurtarma çalışmalarını yöneten üst düzey kamu görevlileri hakkında Yargıtay 5. Ceza Dairesinde görevi ihmal suçundan yargılama devam etmektedir."
MUHSİN YAZICIOĞLU
(AA)
Sizde yazarlık yapabilirsiniz.
25/12/2020
muhsinyazıcıoğlu, kahramanmaras, bbp